ANLAŞMAZLIK ÜZERİNE


I

elif, çocuk musun sen allaşkına¿

Tabi ki çocuk olmadığını biliyorum. Zaten tam olarak sorunun da bu. Çocuk gibi olabilmeyi başardığın gün anlaşmazlık çıkmazı ne kadar derin olursa olsun ondan çıkabileceğimize inanıyorum. Zira marifet kızışmamakta değil, onu unutabilmekte. Tıpkı çocuklar gibi... Sende unutamamak hastalığı var. Unutamamak amansız bir marazdır. Bu marazdan kurtulmadıkça, bu, bedeninde, öncelikle ruhunda, envai çeşit diğer hastalıkları daima tetikliyecek. Unut. Unut ki iyileşebilesin. Bunun yolu da az çocuklaşmakta. Yani masum ve afacan olmakta. Duadaki hal gibi. İnsan Allah'ın çocuğudur. Yani gibidir. Haşa küfür sözden ve şanına yakışmayacak teşbihten onun affına ve azametine sığınırım. Kul Alla'huzurundayken nazla, niyazla doludur. Masumiyet makamında, biraz haylazca, biraz şöyle hınzır ama saf bir tebessüm içre O'nun huzurundadır. O nedenle belki de içini dökerken insanın kalbine rahatlama hissi gelir. Suçundan haberdar büyüğüne onun kızmayacağından güven içinde ona itiraf eder gibi. Hasılı maksadım anlaşıldı varsayarak şunu demek istiyorum: Misal daha bugün çocuklar o gül kokulu, pamuktan hallice ellerinden en temizinden günlük terbiyelerini afiyetle yediler. Sonra ne oldu? Sadece on dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi kafa sallayıp dil çıkarmaya, türlü şaklabanlıkla dibine sırnaşmaya, kafana çıkmaya başladılar yine. İşte bize de lazım gelen bu pek sevdiceğim: Unutmak!

II

Çıkmazlara neden en mühim sebeplerden biri de tıpkı O. Veli'nin Nahit'e yazdığı gibi psikolojik durum ve anlatım biçimimiz. Bu nedenle zavallının 'karışıklık olmasın diye ben yazıncaya dek sen bir sonraki mektubu yazma' demesini 'hiç yazma' diye anlıyor kadın. Bu dediğimde tek yönlü ithamda bulunduğumu sanmayasın. Kendimi katmayı kat'a ihmal etmiyorum. Hiçbir anlaşmazlıkta kendime iltimas geçmediğimi bilesin. Öyle zannettiğin gibi de kendime hata payı vermeyen biri değilim. Bu hususta anneme çektiğime seni temin ederim. Zavallıyım. Kendimi suçlamaktan ve içimi didiklemekten bitap oldum. Ecnebi tabiriyle kompleks yapıyorum seninle anlaşmazlığa düşünce. Hele yüzün düştüğü anlarda. Geçenki o melun gece yarısındaki ağız dalaşı hadisesinde, benim çocukluk yaptığım vakidir, zira öyle başımı alıp gitmem ziyadesiyle eşek kafalılıktı kabul ediyorum. Neyse işte o hadiseden sonra seni metroya bindirdikten sonra tıpkı filmlerdeki gibi sırtımı duvara verip dizlerim üstüne çöküyordum ki kendimi tuttum ilkin. Sanırım sonrasında salmışım kendimi. Göz kapaklarımı şişiren gözyaşlarımı zoraki tuttum. Biraz bekledikten sonra havaalanı metrosuna nasıl bindim, bakırköy durağında nasıl indim, sonra ordan metrobüse aktarmayla cihangire kendimi nasıl attım bilmiyorum. Adeta sarhoş gibiydim. Oradan gideceğim eve kadar yürürken de. Namazı kıldıktan sonra uyurum sandım. Ama uyuyamadım. Kendime geldiğimde sana yazarken buldum kendimi. Bir sonraki günün akşamında adamakıllı bir şeyler yediğimi hatırlıyorum. Hülasa... İşte her defasında içimde bunları yaşıyorum. Bil istedim.

III

Bak bugün bir şey öğrendim. Bütün şairler sevdiği kadınlardan kabahatli olmasalar da her anlaşmazlık sonrası özür dileyen, af isteyen taraf oluyorlar. Benim için bunu öğrenmek çok anlamlıydı. Tesadüf diye bir şey yoktur. Hayat tüm detay ve ihtimalleriyle matematiktir. Aynı koşullar aynı sonuçları, aynı ruhlar aynı tepkileri verirler.

17 Ağustos 2019| 22:41

Yorumlar

Popüler Yayınlar